Su dizlerimin üzerindeydi. Gülizar uzun boylu olmadığı için karnına geliyordu bile, biraz daha ilerledikten sonra su altına batmaya başladı. Dalgalar boyunu geçiyor, her dalga geldiğinde suyun altında kalıyordu. Su daha benim omuzlarımdaydı. Gülizar’ı tutup yukarı kaldırıyordum suya batmasın diye. Yine bir dalga geliyordu. Elimi tekrar beline atmak istediğime bacak arasına gitmişti. Gülizar umursamadı, boynuma sarıldı ve dalga gelince vücudunu yukarıya çekti. Bacak arasından tutup kaldırdım yukarıya, elim tamamen o küçük amını kavramıştı. Fırsattan istifade amını tutmaya devam ediyor, her dalga geldiğinde amcığını avuçlayıp yukarıya kaldırıyordum. Bir süre böyle devam ederken, bikinisi sıyırılmış, çıplak amının dudaklarına parmaklarımın değdiğini hissetmiştim. Cayır cayır yanıyordu amı. Parmaklarımla okşuyordum. Gülizar hiç oralı olmuyor, yüzmeye çalışıyordu. Ellerimden sıyrıldı; – Abi nasıl yüzeceğim şimdi?
– Bak gel bana doğru izle beni. Vücudunu serbest bırak kasma kendini, su üstünde dur. Birkaç kulaç atıp ona böyle yapması gerektiğini söylüyordum. Gülizar suyun altında her kaldığında korkuyor, omuzlarımdan tutup bacaklarını belime doluyordu. Sikim artık iyice kazık gibi olmuş, su altında o taze amına temas ediyordu. Ellerimle kalçalarından tutup kaldırdım omzuma attım Gülizar’ı. Biraz daha ilerledik. Su boyumu geçiyordu, Gülizar’ı boynumdan indirdim. İndirirken elim tekrar apış arasına gitmiş, amcığından kavrayıp avuçlamıştım; – Ay abi dur ordan tutmayacaksın.
– Ha pardon kardeşim görmedim. Gülüyordu. Elimi beline attı. – Hadi yüzdür beni. Belinden tutup su üstüne kaldırdım. Bir elimi başının altına, diğer elimi sırtına attım. Sırt üstü geriye yüzmeye çalışıyor, memeleri su üstünde resmen parıldıyordu. Onları emmeyi hayal ediyordum. Dengemi kaybettim gelen dalga ile. Gülizar’ın su altında sikimi tuttuğunu hissettim. Resmen can havliyle sikimi avuçlamıştı. Canım yanmıştı, taşşaklarıma kadar sıkıyordu. Elinden tutup çektim su üstüne. – Of o neydi be boğuluyordum.
– Korkma ben varım.
– Abim benim. Boynuma sarılmış yanaklarımdan öpmüştü. Memeleri bana temas ediyor, sıcak nefesi boynumu okşuyordu. Çok tahrik olmuştum. – Hadi yüzmeye devam. Ellerinden tuttum yüzdürmeye çalışıyordum. Bir süre böyle oyalandık, alışmıştı korkmuyordu, kulaç atabiliyordu. Suyun derinliğinden biraz geriye geldik, suyun altına girdi, arkamdan çıktı. Dalmayı biliyordu. Gülizar’ın bu büyük memeleri beni cezbediyor iyice azıyordum. Gülizar; – Of yoruldum abi güneşleneceğim biraz.
– Tamam canım çıkalım. Suyun içinde cebelleşerek yüzmeye çalışıyor, kıyıya ulaşmaya çalışıyordu. Yardımımla bunu başardı. Suyun içinde ayağa kalktı, bikinisi götünün arasına girmiş, o büyük kalçaları meydandaydı. Elini bikinisine attı ve arasına kaçan ip parçasını çıkarttı götünün arasından. Nutkum tutuluyordu artık bu halde görünce. Hava gerçekten çok sıcaktı, yağmur sıcağı olduğu belliydi ama hava da bulut bile yoktu. Şezlonga geçip oturdu. Çantasında bir şey arıyordu; – Abi krem nerede?
– Benim havlunun altında.
– Sürer misin?
– Tabii ki. Havluyla elimi, yüzümü sildim. Kremi elime aldım, yanına oturdum. Bolca sırtına, bacaklarına kremi döktüm. Ellerimi ovaladım ve masaj yaparak, hafif şekilde ovarak sürmeye başladım kremi. İlayda inliyordu. – Ohh abi harika, ayy her tarafım ağrımış resmen çok güzel masaj yapıyorsun off abi omuzlarımı biraz daha yukarıya çık ov, ah evet harika! Kız resmen zevke geliyordu elimin altında. Omuzlarına güzelce masaj yaparak yedirdim kremi. Biraz daha krem sürdüm, dirseklerimi sırtına bastırarak, masaj yaparak sürüyordum kremi. Aşağılara doğru indikçe bacaklarını iki yana ayırdı, kalçaları tamamen meydandaydı. Kalça kemiğini okşuyordum. Kalçalarına iyice yaklaşmıştım. Kremi aldı elimden, kalçalarının üstüne döktü, tekrar yüz üstü yattı. Ellerimi kalçalarına atmamı istediğini düşündüm ama atmadım. Bacaklarına götürdüm ellerimi. Ovuyordum, elimden tutup kalçalarına çekti, koydu üstüne ellerimi. İki elimle de kalçalarını mıncıklarcasına tutuyordum. Çevreme baktım herkes kendi halindeydi. O yumuşak, iri kalçalarını ovmaya başladım. Ben ovdukça keşkül gibi sallanıyor, içimde fırtınalar kopuyordu. Sikim hiç olmadığı kadar sertti. Hissedebiliyordum bunu. Gülizar’ında hissetmesini istedim. Kalçalarının üstüne çıkıp oturdum. Ellerimi tekrar omzuna attım. Gülizar götünü hareket ettirerek, kalçalarını sikime hizaladı, taşşaklarımla kalçalarını eziyor, yarrağım ile kalçalarının arasında duruyordum. Gülizar’ın her hareketinde sikim daha çok arasına kaçıyordu. Gülizar hareket etmeyi bıraktı. Artık sikim şortun üstünden de olsa kalçasında daha çok hissediliyordu. Her omzunu ovduğumda kendimi ileri, geri atıyor, o götüne sikimi sürtüyordum. Gülizar dönmek istedi, yüzünü bana dönmek için sağa doğru kaydı. Kalçalarından kalktım ve ona izin verdim. Yüzüme bakmıyordu, utanıyordu sanırım. Bacaklarına oturmaya devam ediyordum amına çok uzaktım. Bir hareketle amının üstüne çıktım. Sikim göbeğine kadar temas ediyordu. Oda bunun farkında, kendini yukarıya çekti ve bacaklarını ayırdı. Amının dudakları çok aşırı belirgin, gözlerimin önündeydi. Kolunu gözlerinin üstüne attı, güneşi önlüyor, yüzüme bakmıyordu. Kremi alıp göbeğine sürmeye başladım. Kendimi geriye attım, kasıklarını okşuyordum resmen. Her kasıklarını okşadığımda bacakları titriyor, gözlerimi o incecik amının arasına kaçan bikiniden alamıyordum. Elime krem sıkarken, bolca o amının yarığına döktüm kremi bilerek. Gülizar o ıslaklığı hissetti. Kolunu gözlerinden çekti, yattığı yerden dirseklerinden destek alarak doğruldu. Önce amına dökülen kreme baktı, ardından yüzüme bakıp gülüyordu. Parmağıyla amının arasından kremi öyle bir alışı vardı ki, amını okşuyordu resmen. Kremi alıp vücuduma sürdü. – Yat hadi yanacaksın bende sana süreyim.
– Olur. Sırtımdan mı başlayacaksın?
– Yok önünden. Sırt üstü uzan abi. Gülizar’ı dinlemiştim. Sırt üstü şezlonga uzandım ve gözlerimi kapattım. Şezlongdan kalkıp kalkık sikime oturdu birden. “Hıhm” diye tepki verdim beklemiyordum. Amının sıcaklığını hissediyordum şortun üzerinden. Alev, alev yanan bir ama sahipti. Benim ona yaptığımı o bana yapmaya başladı. Sikimin üzerinde kalçalarını hareket ettiriyor, resmen sikime sürtünüyordu. Biraz daha devam etse tekrar boşalacaktım ama kalktı üstümden. – Sırtını dön abi. Kalkık sikimi şortumun içinde düzelttim ve yüz üstü yattım bu sefer. Sırtıma da kremi sürdükten sonra, şezlonguna gitti ve güneşlenmeye başladı. – Of bikini izini de hiç sevmiyorum. Şeytan diyor, çıkart.
– Saçmalama kızım herkesin içinde, bahçede çıkartıp güneşlenirsin. Birden çıkmıştı ağzımdan. Gözleri büyümüştü Gülizar’ın. – Ya harbiden neden öyle yapmıyorum ki. Buradan gidince orada devam ederim güneşlenmeye. İçim içimi yiyordu, kalk amına koyayım şimdi gidelim o zaman demek geçiyordu içimden ama diyemiyordum. Telefonum çalıyor, Özge arıyordu; – Alo aşkım nasılsın?
– İyiyim güzelim sen? Köye gitmişsin?
– Evet aşkım bugün gelemeyeceğim, annemlere yardım edecem, hem Aysel ile laflayacağız biraz. Gülizar’a söyle annenlerde kalsın bugünlük. Sende idare et bensiz bir gün.
– Hadi ya geleyim bende istersen?
– Sen bilirsin ama gerek yok aşkım, takıl kafana göre.
– Peki tatlım öptüm seni. Gülizar pür dikkat beni dinliyordu; – Annem mi abi?
– Evet canım. Köyde kalacakmış bugün sen bizde kalacakmışsın.
– Of buda ya kocaman kız oldum. Çocuk muamelesi yapıyor nerede kalırsam kalırım.
– Höst lan o kadar uzun boylu değil, çocuk değilsin tamamda. Ne demek o nerde kalırsam kalırım falan?
– Yani evde yalnız da kalabilirim demek istedim. Hem yalnız değilim sen de varsın. Yüzüme bakım gülümsedi. Yüz üstü yatıp güneşlenmeye, o güzel götünü bana sergilemeye devam ediyordu. Telefonum tekrar çaldı; – Aloow aloooow hişt hacı gülle ne yapıyon?
– İyiyim zeki denizdeyim güneşleniyorum sen napıyon?
– Hacı gülle bende iyiyim sana sürprizim var hemen atla gel.
– Nereye geleyim oğlum ne sürprizi.
– Lan oğlum gel işte.
– Zeki nereye geleyim?
– Ha onu söylemedim demi ben.
– Söylemedin amına koyayım!
– Bize kanka.
– Size? Lan sizin ev nerede bilmiyorum bile.
– Hee haklısın, o zaman hişt Mete hadi gülüm Kuzey’in oğlunu alda gel. Mete; – Ben neden gidiyorum amına koyayım? Konum bilgisi at gelsin arabası yok mu? Zeki; – Alow hacı gülle, araban yok mu lan ne yoruyorsun çocuğu! Atla gel amına koyayım sana konum bilgisi atcakmışız. Mete? Konum bilgisi ne lan?
– Zeki arabamı sattım ben.
– Neeey! Vay amına koyayım. Ee neye biniyon? Hişt neye bindiğini biliyoruz, dört tekerlek olarak neye biniyon onu soruyom bak.
– Ya amına koyayım binmiyorum bir şeye taksiyle gelirim adresi söyle sen bana.
– Dur bi atar gider yapma amına koyarım bak! Lan mete! Mete orospu baksana! Mete; – Ya ne var amına koyayım ya!
– Sesini yükseltme ağzına veririm, lan dur ne üstüme geliyorsun şaka yaptım amına koyayım erkek ağzı sikmeyi sevmiyorum. Hele senin ağzını peeh hiç istemem. Kuzeyin oğlu arabayı satmış, gidip alacan mı taksiyle mi gelsin?
– Satmış mı ne çabuk alıcı bulmuş amına koyayım. Tamam ben alır gelirim.
– Hadi iyisin özel şoför yolluyorum sana, yolda gelirken bu kıvırcık kafaya da binebilirsin. Ha bana bak, Kızlar da burada ona göre gel.
– Ya of kim var kızlardan?
– Aşkın Cennet var Cennet; – Zeki!
– Ne var kızım ne var alla alla. Ben; – Ee başka Zeki.
– Başka mı? Ulen bir sikmedik ben kaldım hala başka mı diyon? Aç gözlü.
– Zeki!
– Tamam be bağırma hemen, Merve, Nur. Hişt kız zilli senin adın neydi? – Sude tatlım. Zeki; – Kanka sude diye de bir kız var. Merve’nin kankitoşkosuymuş.
– İyi Zeki kapat giyineyim geliyorum.
– Tamam. Ulen bana bak.
– Ne var Zeki?
– Sude’yi ilk ben sikecem sonra sen, senden bize sıra düşmüyor sikerim ha!
– Napayım oğlum senin gibi mala dayamak istemiyorlar ilk.
– Ha ha ha çok komik amına koyduğum kapat len telefonu! Sokuk. Bu konuşmaları yaparken şezlongtan kalkmış, yürüyordum. Gülizar’a doğru geri geldim. Yüzüme bakıyordu; – Tatlım hadi eve gitme vakti, bahçede güneşlen birazda, sonra doğru bize gidiyorsun.
– Of abi nereye ya?
– Arkadaşlar çağırıyor. Hadi söylenme kalk.
– Gece gelecek misin?
– Gelirim. Yarın işlerim var erkenden halletmem gereken. Bak sende bizde kalacaksın ona göre. Ben çok geç gelirim, yalnız başına kalma evde.
– Tamam. Elinden tutup kaldırdım şezlongdan. Eve gittik, hemen duşa girip üstümü giyiniyordum. Araba kornası sesi geldi ve telefonum çalmaya başladı. Mete arıyordu; – Kanka hadi in aşağıya geldim.
– Tamam geliyorum.
– Alooooooooow len kuzeyin oğlu balkona çık balkona.
– Zeki? Sen niye geldin amına koyayım?
– Sürprizi şimdi yapmak istedim oğlum bekleyemedim çık lan balkona!
– Dur geldim amına koyayım. Telefon kulağımda balkona çıkmıştım. Kapının önüne baktığımda Zeki askeri kıyafetleri giymiş, yarım yamalak asker selamı vermeye çalışıyordu. Balkondan bağırdım ona; – Ulan! Bu kılık ne amına koyayım? Asker kaçağı sanırlar, askere alırlar bak seni!
– Ne bağırıyon telefondan konuşsana saf ya. Oğlum askere gidiyoruz askere!
– Ne siktir git lan!
– Beraber siktirip gidiyoz kuzeyin oğlu. Mete indi arabadan; – Bağırıp durma lan! Kuzey Zeki bu sefer haklı kanka. Bizde gidiyoruz askere
– Oğlum ciddi misiniz lan? Bekleyin geliyorum yanınıza. Zeki; – Asker selam dur! Bak omzumdaki yıldızlarla döverim seni. Mete; – Zeki?
– Efendim kanka?
– Sen askerde çok dayak yersin ha!
– Hooo çok komük. Balkondan koşarak girdim odama, merdivenleri koşarak indim. Kapıyı açıp yanlarına gittim. Selamlaştık, tokalaştık; – Mete ne diyor bu sikik? Harbiden sizde mi gideceksiniz.
– Aynen kanka bize de geldi belgeler. Biz Ferhat ile üni kazanmadık zaten. Dedik askerliği çıkartalım aradan. En azından birlikte yaparız. Zeki; – Görümcem mi oluyorsunuz siz şimdi benim? Ben; – Görümce ne lan?
– Hani aynı anda askere gidiyoruz ya?
– Devre denir ona salak. Evet devrem oluyorsunuz.
– Devre ne lan asıl? Yanıyor mu o? Mete; – Aboo abi bunun kafa uçtu yine bin hadi gidelim. Ben; – Zeki annen seni bu yaşa kadar nasıl getirdi lan böyle.
– Bilmem ki, bakıcılarım vardı benim. Sahi ya annem niye bakmadı ki bana?
– Alla alla bak sen. Neden acaba Zeki! Arabaya bindik, Zeki’nin evine doğru gidiyorduk. Ben; – Oğlum nerden çıktı la bu karar?
– Ya bizden habersiz bu sivri zeka Zeki; – Benden bahsediyor, iyi dinle kuzeyin oğlu. Mete; – Gitmiş, askerlik şubesine, sen gibi evrakları almış, okula gitmiş dondurmuş askere gidiyorum ben diye. Birde askeri malzeme satan dükkana gidip şu üstündekileri almış. Ben; – Hahaha! Ulan Zeki. Oğlum bir sene boyunca onları giyeceksin zaten neden aldın?
– Bunlar bedenime göre kanka özel, terletmez, soğuk geçirmeyenini de aldım.
– Oğlum harbi salaksın sen ya
– Neden be hacı gülle, gel gidek sana da alak. Adama 3 tane daha arkadaşım gelecek ona göre indirim yap dedim.
– Yaptı mı?
– Yok yapmadı. Ama olsun ben yine de sana getirecem arkadaşlarımı dedim.
– İyi de aga askerde bunları giyemezsin. Götüremezsin bile. Orada sana verecekler zaten.
– Harbi mi diyon hacı gülle?
– Harbi diyorum Zeki.
– E ben bunları götüme mi sokcam? Mete; – Allah aşkına şu yaz sıcağında ayağında ki botları götüne sokmakla başla yalvarırım.
– Hacı gülle, iki ayağım var, biri sana biri bana o zaman! Mete yanında oturan Zeki’yi yumrukluyordu. Bir taraftan da böyle arkadaşlarım olduğu için kendimi şanslı sayıyordum. İlk gördüğümde Zengin züppesi dediğim Mete bile her konuda yanımda oluyordu. Zekinin evine gelmiştik. Dublex villada oturuyordu. Çok büyük, saray gibi bir görüntüsü vardı evin. İçeriye geçmiştik. Zeki; – Ben şunları çıkartayım, götümde pişik çıkacak, sikim taşşağım bir birine girdi amına koyayım. Ben; – Zeki, dur çıkartma. Gel kızlar kostümlü erkekleri sever oğlum.
– He doğru dedin hacı gülle. Fantezi yapak.
– Aynen sude miydi şu kız?
– Evet çok datlu lan!
– Hani nerede?
– Hişt bana bak önce ben dedim. Zeki önden koşarak gitti kızın yanına doğru. Terastalarmış. Mete yanıma geldi, kolumdan çekip merdivenleri gösterdi. Yukarıya doğru çıktıkça yüksek seste müzik sesleri geliyordu. Ferhat eline içkisini almış kızların ortasında dans ediyordu. Beni gördü; – Çok özleyecem bu ortamı amına koyayım! Köşede ki koltuğa geçip ağlıyor gibi sesler çıkarttı. – Ne ağlıyorsun lan 12 aya düştü hazır askerlik sık dişini işte göz açıp kapayıncaya kadar gider gelirsin.
– Ah ulan ah bu eller 31 demi çekecekti. Bu günleri de mi görecektim ben! Merve; – Merak etme Ferhat, numaran var bizde, boşalmana yardımcı oluruz. Kızlar kendi arasında gülüyorlardı. Ferhat kalkıp yanlarına gitti; – Bak bol bol video, fotoğraf gönderin bana, bari onlarla yetineyim. Nur; – Daha çok var gel gerçeğini gör tatlım. Göğüslerini açıp Ferhat’ın yüzüne sürüyordu. Ferhat; – Oh oh şu köşeye de sür, bulaşsın iyice. Ah ulan ah yerim bunları! Nur’un memelerini ağzına alıyor, ısırıyordu. İkisi aralarında oynaşıyordu. Bir içki alıp oturdum. Yanıma Sude denen kız geldi. Zeki’nin dediği kadar vardı. At gibi kadındı. Bir an o götü görünce travesti olup olmadığından bile şüphelendim, o gözle bakıyordum ama sesini duyunca rahatladım. Bir travestiden bu kadar ince ses çıkması imkansızdı. – Merhaba sen Kuzey olmalısın?
– Evet merhaba sende Sude olmalısın?
– Evet de nerden biliyorsun? Zeki pat diye daldı kızla aramıza, Zeki; – Ben anlattım, öve öve bitiremedim seni, gelene kadar görsen ağzının suyu nasıl aktı, nasıl aktı. Yalvarırım Zeki önce ben tanışayım, öpüşeyim, koklaşayım, çatır çutur, patır kütür, ben sikişeyim dedi! Sude kahkaha atıyordu; – Patır kütür ha? Ne o lan karpuz mu sikiyorsun?
– Hişt kız zilli öyle deme bunda bir alet var of of of değil karpuz beton olsa dayanamaz. Ortadan ikiye çatırt diye yarar bu. Seni gidi seni. Ben; – Zeki ne saçmalıyorsun oğlum ya!
– Bak o eli indir, bana ani hareketler yapma. Neyse siz tanışın ben Merve’nin yanına gidiyorum. Sude gülüyordu; – Zeki hep böyle hiper aktif midir?
– He biz aramızda direk geri zekalı diyoruz ama öyle de denebilir daha kibar.
– Ahaha çok şekersin.
– Peki sen beni nereden duydun? Merve ve Nur’u parmağı ile işaret etti. – Başka nereden duyabilirim.
– Doğru.
– Askere gidiyormuşsunuz. Gitmeden tanışmak istedim.
– İyi yapmışsın. İçkimi doldurmak için elimden aldı. Arkasını döndü, şehvetli gözleriyle bana bakıyordu. Zeki oradan parmaklarını bana sallıyordu. Sude gerçekten fiziği mükemmel bir kızdı. Uzun bacaklara, siyah beline kadar uzanan saçlara sahipti. Kalçaları çıkıntılı göğüsleri büyük sayılacak kadar iriydi. Benim aklım yalnız bıraktığım Gülizar’daydı. Kumsaldaki o vücudunu okşamam, denizde amına sürten sikim, kucağıma oturması. Aklıma geldikçe sikim kalkıyor, o manzarayı unutamıyordum. Zeki tekrar yanıma geldi; – Hacı gülle, Sude ile grup yapak bari.
– Oğlum taktın Sude’ye iyi gelince sor kabul ederse yapalım.
– Tamam.
– Tamam diyor ya. Yanından uzaklaşıp Mete ile Ferhat’ın yanına gittim. Oturduk konuşuyorduk. Sude elinde iki adet içki ile bana doğru sallana, sallana yürüyordu. Zeki oradan bağırdı; – Hişt, hişt kız zilli bak bir dakika.
– Efendim?
– Efendini yerim zilli seni. Ne dicem sana, Kuzey dedi ki, Sude’ye sor, kabul ederse Zeki de gelsin grup yapalım.
– Hımm. Kuzey mi dedi bunu?
– He o dedi sor kabul ederse grup yapalım dedi. Tek kaşını kaldırıp dudaklarını büzdü, yanıma geldi. Oturdu; – Kuzey Zeki’ye grup mu yapalım dedin?
– Ulan Zeki! Zeki; – Ne zeki? Ne zeki? Sen demedin mi hacı gülle, sor kıza kabul ederse çatır çatır sikişek diye?
– Amına koyayım Zeki.
– Ee ne diyon kız zilli yapak mı? Buse gülümsüyordu, elini dizlerime atıp Zeki’nin gözlerine bakarak okşuyor, sikime doğru çıkıyordu. Sikimi sıktırdı; – Kuzey kadar iyi misin? Zeki üstünde duran askeri pantolonu indirdi aşağıya, eline sikini alıp sallamaya başladı; – Bence iyiyim bak bakalım yeter mi sana? Buse ayağa kalktı, bacaklarını çapraz atarak Zeki’ye doğru yürüyordu. Dışarıda olan sikini aldı eline. Arkasına geçip, sarıldı. Sikini sıvazlıyordu Zeki’nin. Zeki zevkten dört köşe olmuştu bile. Bizim çocuklar koltukta oturmuş onları izliyordu. Buse dans ederek Zeki’nin yakasından tuttu. Bir sandalye çekti ve oturttu. Zeki’nin dudaklarını öpüyor, boynunu emiyor, gömleğinin düğmelerini açıyordu. Zeki’nin siki iyice kalkıyordu bu hareketler karşısında. Merve Ferhat’ın yanında ona sarılıyor, Nur Mete’ye sarılıyordu. Ben piç gibi ortada kalmış, içkimi içiyor, Sude ile Zeki’yi izliyordum. Sude işini biliyordu. Zeki’ye kucak dansı yapmaya başladı. İri kalçalarını ortaya çıkartıyor, Zeki’nin sikine sürtüyordu. Zeki Sude’nin kalçalarından tuttu ve sandalyeye Sude’yi oturttu. Sude’nin saçlarından tutup kendine çekti. Sude dilini çıkarttı, Zeki’nin sikini yalıyor, dil darbeleri atıyordu. Zeki zevkten kendinden geçmiş sıkıca saçlarından çekiyordu Sude’yi. Sude Zeki’nin sikini ağzına almış, yavaş hareketler eşliğinde emiyor, somuruyordu. Zeki bana bakıyordu; – Aboow hacı gülle bu kız çok fena. Zeki’ye bakıp gülümsedim. Sude Zeki’nin kalçalarından tutmuş, sikini boğazına kadar alıyor, çıkartıyordu. Yan tarafımda Merve ve Nur da bizim çocuklara sakso çekiyordu. Şunları izledikçe benimki de iyice sertleşmeye başladı. Sude Zeki’nin sikini ağzından çıkarttı ve ayağa kalktı. Sikini avuçlayıp Zeki’yi çekmeye, yanıma getirmeye başladı. Zeki’nin sikinden tutup ittirdi ve oturmasını istedi. Bir bacağını yanıma, koltuğa attı. Bacaklarına atmıştım elimi. Gerçekten harika bacaklara sahipti, at gibi sert bacakları vardı. Onları okşayıp, öpüyordum. Sude saçlarımdan tutmuş, okşuyordu. Arkasını bana döndü ve önümde domaldı. Beyaz, ince, ve çok kısa bir elbise vardı üzerinde. Sırt dekoltesi fazla, göğüslerini kapatan bir elbiseydi. Önümde bu şekilde domalınca, giydiği altında ki beyaz tangası meydana çıktı. Kalçalarının iki arasına girmiş bir ip vardı. Hani şu manzarayı görseniz, ölürsünüz, eritir sizi. Ben artık dayanamadım ve kucağıma aldım. Öpüşmeye, ayak üstü sevişmeye başladık. Sude de yüz üstü koltuğa uzandı, başını Zeki’nin dizlerine koydu. – Aşkım arkadan bas, arkadan istiyorum sert bas! Bende hesapladım, kitapladım, dedim at gibi kadın. Bunun önü tem otobanı olmuştur amına koyayım. Arkadan vereyim ben buna zurnayı. – Tamam aşkım. Dedim. Buna bir muamele yapıyorum aklınız, hayaliniz durur. Bunun arkadan götünü ayırdım, yarma şeftali misali, buna bir darbeli vuruyorum, duman çıkıyor götünden amına koyayım. Ya duman çıkıyor da işin sonlarına doğru hani böyle nasıl diyeyim, taşşağımıza doğru böyle bir şeyler takılıyor orda. Dedim burada bir şeyler tam değil amına koyayım. Hani bir gariplik var. Bu normal bir sikiş değil. Ulan dedim bu da nedir amına koyayım. Vay senin ananı avradını sikeyim! Oda kolunu alta kıvırmış 31 çekiyor. Siki var ibnenin. Serçe parmağın kadar bir şey böyle. Dedim babanın amına koyayım! Ne yapıyorsun lan sen. Hi? Koltuktan, içkilerin olduğu bölüme uçtum fırladım gittim amına koyayım. Fakat don, mon orada kaldı şimdi. Don pantolon hepsi orada. Sen dedim ne yapıyorsun ya? Ne yapıyım canım dedi ya, vay senin babanın amına koyayım ben dedim ya. Pantolonu mantolonu aldım, kaçtım tekrar arkama. Zeki donmuş, hareket edemiyordu. Merve ile Nur gülüyordu. Zeki de Sude’nin yanından kaçarak yanıma geldi. – O neydi amına koyayım. Az daha göt gidiyordu.
– Lan bırak nereye gidecek, sabah kahvaltısında ağzıma aldığım sosis bunun aletten daha büyük amına koyayım. Sude kahkaha atıyordu. – Ay şekerim ne var devam etsen, ne güzel zevke gelmiştim.
– Bırak amına koyarım. Bende ki tüm zevki aldın gittin, yaşam enerjim söndü amına koyayım. Ferhat; – Ahahaha kanka piyango sana çıktı, biz Zeki’ye sürpriz hazırlamıştık.
– Bırak amına koyarım sürprizin ben gidiyorum oğlum ya! Mete; – Hahaha nereye be abi?
– Eve amına koyayım, ulan Sude misin, hacı bekir misin? Hayatımı söndürdün. Ne hayallerle sikiyordum seni. Zeki; – Hacı gülle, fena siktin ama, hep yanık koktu buralar.
– Zeki o kokan şey başkaydı altıma sıçtım amına koyayım. Hadi iyi eğlenceler size.
– Eyvallah hacı gülle. Ha dur benim arabayı al, yarın alırım senden.
– Tamam sağ ol kardo. Akşam akşam, birde göt sikmiştik amına koyayım. Tüm morallerim bozuldu. Zeki arabanın anahtarını bana fırlattı. Aşağıya koşar adımlarla indim arkama bile bakmadım. At gibi kadın dediğim kişi traversiti çıkmıştı amına koyayım. Hayır yani saçlar kadın, göt kadın, ses kadın. O sik orda olmuş mu hiç. Neyse kalkmıyordu Allahtan domal birde ben bakayım tadına dese ne bok yerdim. Saate baktım gece 12 olmak üzereydi. Karnım açlıktan kazınıyordu. Yolda bir kokoreççi gördüm, oturdum karnımı doyurdum. Dayı çay ikram etti, sigaramı yaktım, denizi izleyerek içtim çayımı. Aklımı annem kurcalıyordu. Hoş annem de demek istemiyordum ama, nefret ediyordum ondan. Sigaram bitmiş, denize atmıştım. Zeki’nin arabasına bindim ve eve doğru gittim. Eve vardığımda saat gece 1,30 olmak üzereydi. Kapıyı açtım, nasılsa kimse yok diye sesli bir şekilde yürüyordum. Gülizar’ın kapısı aralıktı. Eve baktığımda koltuğun üzerinde çantası, kıyafetleri vardı. Mutfağa gidip bir su içtim. Merdivenleri çıkıp odama gidecektim, kapının aralığını tekrar fark ettim. Aralık olan kapıdan kafamı uzattım içerisi karanlıktı. Gece lambasını arıyordum, zor da olsa yakmıştım. Işık açıldığında yatakta Gülizar üstü açık bir şekilde yatıyordu. Kırmızı bir askılı, ve kısacık şort vardı üzerinde. Şort kalçalarına kadar sıyırılmış, askılının yanlarından bembeyaz memeleri gözüküyordu. Kapıdan izliyordum sadece. İçimi bir heyecan kaplamıştı. Kafamı biraz daha uzattım ve yakınlaştım ona doğru. Sol memesi askılıdan çıkmış, tamamen dışarıda gözüküyordu. İçimden o memeleri sıktırmak geçiyordu. Gülizar yatakta sağa doğru döndü, hemen kapıya doğru geri gittim. Uyanıyor sanmıştım. Tam tersi, derin bir uykudaydı. Götünü bana iyice domalttı, şort kalçalarının arasına girmiş, beyaz kalçaları dışarıdaydı. Ona iyice yaklaştım. Yanında duran sarj aletini alıyormuş bahanesiyle yüzüne doğru yürüdüm yatağın çevresinden. Çekmecesini açtım sessizce, şarj aleti arıyorum diyecektim uyanırsa. Memeleri iyice devrilmiş, dışarıda ki memesi hala açıkta, uçları pembe ve dik bana bakıyordu. Elimi ona doğru uzattım, memesini tutmak istiyordum. Gülizar uyanacak diye ellerim titriyordu. Ter boşalıyordum resmen, ellerimi memesine atmış, avuçlamıştım. Gerçekten çok sert memeleri vardı. Daha yeni olgunlaşmaya başlıyor, büyüyorlardı. Yanına iyice yaklaştım öpmek istiyordum. Gülizar hiç tepki vermiyor, gerçekten uyuyordu. Dilimi çıkarttım ve buz gibi olmuş meme uçlarına değdirdim. Zevkten sikim kopacak sanıyordum artık. O uçlarında dilimi gezdiriyor, hafif dudaklarımın arasına alıp emiyordum. Üzerine iyice kapanmıştım. Birden telefonum çalmaya başladı. Üstünden bir hışımla kalktım, telefonu elime alıp sessize aldım. Odasından çıktım, merdivenleri sessizce çıktım. Zeki arıyordu; – Alo hacı gülle ne yaptın?
– Ananın amını yaptım Zeki ne arıyorsun amına koyayım sırası mı?
– Ne yaptım lan! Aramayak mı?
– Bu saatte arama hadi kapat uyuyom amına koyayım!
– Hee öyle desene hacı gülle, eve vardın mı diye merak ettik, Sude seni soruyor.
– Zeki kaldığım yerden sen devam et, duman çıkartarak sik onu.
– Yok kanka ben almayayım. Bizde ortam güzel hadi öptüm kapat şekerim çok yazıyor şu sıralar.
– İyi geceler Zeki. İçim içimi kemiriyordu. Acaba Gülizar uyanmış mıydı? Bir duş almalıydım. Götümden bile ter akıyordu. Soğuk suya attım kendimi, sikim çok kalkmış, Gülizar2ı düşünerek sıvazlıyordum suyun altında, ama kendi kendimi boşaltmak istemiyordum. Suyu üzerime iyice dökündükten sonra, boxer giymeden bir şort geçirdim üstüme, tişörtte giymemiştim. Aşağıya, Gülizar’ın odasına girecektim. Kapı sonuna kadar ayrıktı, öyle bırakmışım farkında olmadan, içeriye girdiğimde Gülizar sırt üstü yatmış, bacağının tekini bükmüş, şortun arasından amının dudakları gözüküyordu. Şortu iyice sıyrılmış amı tamamen meydandaydı neredeyse. Gülizar diye seslendim, yanına yaklaşıp memelerinden tutup dürttüm, kesinlikle uyuyordu emindim, hiç tepki vermiyordu. Aysel yengeme yaptığım geldi ilk aklıma, ya Gülizar’da istiyorsa? Ya haberi var bilerek yapıyorsa? Bu şekilde neden açık yatıyor olabilirdi ki başka? Eve geleceğimi biliyordu, annemlerde kalmasını söylemiştim ona ben! Aklımda ki bu düşüncelerle yatağa ayak ucuna çıktım. Amına doğru eğildim ve uzandım yatakta, şortunu iyice kenara çektim. Ufak, kabarık, kaymak gibi beyaz, ve çok ince bir çizgisi olan ama sahipti. Haddinden fazla kabarıktı. Parmaklarımı üstüne getirdim. Yumuşakça okşamaya başladığımda, parmaklarımda ki o sıcak ıslaklığı hissedebiliyordum. Şortunu kasıklarına kadar sıyırmıştım. Gülizar’da yine tepki yoktu. Amının dudaklarını parmaklarımla aralayıp, içini görebiliyordum. Loş bir ışık vardı odada. Sanırım pembeydi içi, tap taze, sidik kokusu yok, tam yeni kadın olmaya başlamış bir am kokusu vardı üzerinde. Artık ne olacaksa olsun diyor, yavaş hareketlerle amını okşuyordum. Amında parmaklarım gezindikçe ıslaklığı artıyor, parmaklarım ıslanıyordu. Parmaklarımı amından çektim ve önce kokladım, daha sonra ağzıma sokup emdim o bulaşan sularını. Tarih edilemeyecek bir tadı vardı. Bacaklarını iki elimle açtım biraz, amına kafamı eğdim ve dilimi çıkarttım. Am dudaklarını dilimle ayırıyor, içini yalıyordum. Bir süre amını, kasıklarını bu şekilde yaladım. Doyamıyor, dilimi, dudaklarımı amından çekemiyordum. Tam o sırada Gülizar sağ tarafına döndü, ellerini yataktan attı. Arkasına doğru domalmış, kabarık am dudakları daha belirgin olmuştu. Hemen şortumun yanından sikimi çıkarttım ve yataktan kalktım. Elime sikimi aldım ve dizlerimi kırarak arkasına geçtim. Kalçasının tekini tuttum ve amına sikimin kafasını sürtmeye başladım. Dudaklarının arasında sikimi sürtüyor, o sıcaklığı sikimde alev alev hissediyordum. Çok geçmeden boşalacağımı anlayınca, yerde duran sutyenini aldım elime ve tüm döllerimi akıttım ona. Çok rahatlamıştım. Hemen şortunu yukarıya çektim. Sutyeni yanıma aldım, odasının ışığını kapattım, kapıyı örtüp çıktım odama. Kuş gibi rahattım resmen, sadece bir konu dışında. İçimi kaplayan o müthiş pişmanlık duygusu. Hayatımda olmadığı kadar pişmanlık duygusu yaşıyordum. Odamda ışığı açtım ve sutyenine baktım. Döl ile dolmuş, taşmıştı. Tutup çöpe attım sutyenini. Saat gece 3 olmak üzereydi ve ben uyuyamıyordum. Bir bira açtım ve balkonuma çıktım. Tüm bu olanları düşünüyordum. Gülizar Aysel yengem gibi değildi, onun gibi tepki vermedi, sadece kalçalarını hafif oynatmak dışında hiçbir şey yapmadı. Sanırım farkında değildi. İstem dışı zevk alıyordu. Ben ne yapıyorum diye düşünmeye başladım. Aşık olduğum kadının kızına, elimde büyüyen o kıza sikimi kaldırıyor, onun amını yalıyor, onu düşleyerek boşalıyordum. Aklım almıyordu artık. Başıma giren ağrılar eşliğinde yatağıma uzandım ve uyumaya başladım. Özge’nin sesiyle uyanmıştım. Aşağıda Gülizar’a bir şeyler söylüyordu. Telefonu alıp saate baktığımda sabah 10 olmak üzereydi. Tekrar gözlerimi kapattım, kısa zaman sonra Özge yanıma geldi. Baş ucuma oturdu ve saçlarımı okşamaya başladı. Öpüyor, kokluyor vücudumu okşuyordu; – Tatlım hadi kalk kahvaltı hazır. Gözlerimi hafif araladım; – Ne zaman geldiniz?
– Bir saat önce. Gece çok yoruldun galiba.
– Sen yoktun nasıl yorulayım gel bakayım şöyle ne güzel görünüyorsun sabah sabah. Boynuna sarılıp üstüme çekmiştim Özge’yi. Üstüme yatırıp, boynunu öpüyor, dudaklarını emiyordum; – Dur yapma Gülizar aşağıda.
– Kocaman kız oldu gelmez ya odaya. Üstünde ki sarı tişörtü sıyırıp attım. Beyaz sutyeniyle kalmıştı, kopçalarını da açıp, kenara fırlattım. Onu sırt üstü yatırıp üstüne çıktım. Koca memelerini emiyor, uçlarını yalıyordum. Altında ki eşofmanı külotu ile birlikte sıyırıp attım bacaklarından. Bembeyaz amı karşımdaydı. Kafamı amına gömüp sabah kahvaltımı yapar gibi, iştahlı bir şekilde yalamaya başladım. Bacaklarını iyice aralayıp saçlarımı tutuyordu. – Ah dur yavaş, Gülizar duyacak kapıyı kapatsaydın!
– Bir şey olmaz. Altımdan şortumu çıkarttım, o ıslanmış amına tek hamlede soktum; – Ohhh Diye kısa bir süre inledi, hiç yavaş tempoda sikmeye niyetim yoktu. Hızlı bir tempoyla amına girip çıkmaya başladım. Odada kasıklarına vuran taşşaklarımın sesi yankılanıyordu. – Ahh, off kuzey yavaş duyacak ohh! Özge kendine hakim olamıyor inliyordu. Sesini kısmak için dudaklarını bile öpmüyor, o büyük meme uçlarını ağzıma alıp somuruyordum. Bu şekilde iyice hızlanarak sikmeye başladım. Gözüm kapıdaydı. Beklediğim olmuştu, bir karartı vardı. Gülizar’ı, dünkü gece yaladığım o amı, öptüğüm o memeleri düşünerek daha sert sikmeye başladım Özge’yi. Bacaklarını belime dolamış inliyor durmam için yalvarıyordu. Kalçasına çok sert bir tokat attım ve domalttım. Yüzünü yastığa gömmüş, inlemelerini bastırmaya çalışıyor, benim gözüm kapıda, kalçalarına tokat atarak el izimi çıkartıyor, ses yapmaya çalışıyordum. Amından sikimi çıkartıp göt deliğine soktuğumda, o inlemeler daha çok artmış, Özge zevkten kontrolünü kaybetmişti. Özge’nin göt deliğine boşalırken üstüne yığıldım. Böğürüyor, onunla bir inliyordum. Tüm döllerimi içine akıtırken, kapıdan Gülizar kafasını uzatıp bize bakıyordu. Göz göze gelmiştik, tepki vermeden bir birimize bakıyorduk.