Daha kocam titrek , ezik sesiyle “Gül…” dediği anda anladım. Yine aynı şey oluyordu. İçim karardı birden… Üstümde, bacaklarımın arasında gidip gelen kocamın alnında ter damlaları birikmiş, yüzü kızarmıştı. Utangaç gözlerle bana bakıyordu, “Yumuşadı di mi?” dedim bıkkınlıkla… “İçimde hissetmiyorum bile… Yumuşadı seninki… İndi…” “Evet…” diyerek yorgun bir nefes koyuverdi, başını boynumun yanından yastığa koydu destek almak ister gibi… Daha üstümdeydi. Yumuşak etini içimden çıkarmamıştı. Kalçamı indirip kaldırarak bir ümit çabalamaya başladım. Bir yandan sırtını, kollarını okşuyor, bir yandan onu tahrik edecek, sikini sertleştireceğini umduğum pis şeyler konuşuyordum, “Hadi aşkım… İçimdesin bak… Sen istedin sevişmeyi… Beni de istettirdin… Ohh… Hadi, kaldır şunu… Sik beni… Amcığım sikilmek istiyor… Sularımı akıttın uğraşa uğraşa… Bitir benim işimi… Sik… Yoksa…” Kocam başını kaldırıp bana baktı, “Yoksa?” Ne istediğini anladım. Sikini kaldırabilmek için her zaman oynadığımız oyunu istiyordu. Benim başka erkeklerin altına yattığımın, onlarla seviştiğimin hayallerini kuruyorduk, bazen yararı da oluyordu bunun… “Hadi söylesene… Kalkmazsa ne yaparsın? Yoksa…? Devam et..” “Yoksa gider birine siktiririm kendimi…” “Ohh azgın fahişe seni… Orospu…” ”Gider başka erkek bulurum. Anlıyor musun? Siki kalkan, sikişirken siki inmeyen, beni sikecek erkek bulurum. Ohhh… Bir güzel siktiririm kendimi… Hem de senin önünde… Sen de bakarsın di mi kocacım?” “Ohhh… Evet…” dedi. Sikinde biraz hareketlenme oldu sanki o arada… Biraz sertleşti mi ne? “Mmmm… Senin önünde sevişirim onunla… Yarrağını yerim… Bir güzel siker beni… Yarağa doyurur beni…” “Azgın karım benim… Ohhh… Devam et… Kim o peki? Kim sikiyor seni?” Gözümün önünden çevremizdeki erkekler resmi geçit yaptılar. Hangisini söylesem bilmem ki… “Murat…” dedim. “Kim Murat? Su getiren mi?” “Evet o… 1.90 boy var adamda… Ayı gibi… Damacanaları kaldırıp indirmekten bacağım kadar pazuları olmuş. Oh kocacım… Bir görsen… Su getirdiğinde nasıl şişiyor o kollar… O kaslar…” “Ohhh… Evet… Ama ezer seni o ayı aşkım…” Boynuna sarıldım, kalçalarımı oynattım altında… Evet, biraz sertleşmişti kocamın siki… Devam etmek lazımdı. Yelken rüzgarı almıştı, yelkenleri indirmemem, yarı yolda kalan gemiyi karaya çıkarmam gerekiyordu. “Ezsin… Altında ezileyim ben onun… Yeter ki siksin beni… Ne yarak vardır onda di mi kocacım?” “Evet aşkım… Kocaman siki vardır. O boyda, o bedende mutlaka kocaman, kalın yarak vardır bebeğim. Onunla siker seni… Amcığına geçirir o yarağını…” “Telefon ederim, çağırırım, su getir derim. Şimdi… Kapıyı çalınca böyle, olduğum gibi giderim. Çırılçıplak…” Kocamın kalçaları hareketlendi, sikini biraz hissetmeye başladım. Devam… “Uhh… Sonra karıcım?” “Beni çırılçıplak görünce şaşırır garip… Kalakalır… Omuzundaki damacanayla beraber atletinin yakasından tutar, içeriye çekerim. Kapıyı kapatırım. Sonra sarılırım ona çıplak bedenimle… Bacaklarımı aralarım. O ayakta, koca damacana omzunda hala… Şaşkınlığından bırakmayı akıl edemiyor. Zevk suları akan amımı onun kot pantolonuna sürtünürüm. Parmak uçlarımda yükselirim. Dudaklarına yumulurum. Bıyıkları batar dudaklarıma… Oohhh…” “Siki kalkar hemen di mi?” “Tabi kalkar kocacım… Bekar adam… Am sikmeye susamıştır. O da açtır benim gibi sikişmeye… Kalkmaz mı hiç? Ohhh… Anında, beni görür görmez kalkar… Kotun üstünden avuçlarım sikini, öpüşmeye devam ederken… Okşarım… Sıkarım… Fermuarını indiririm sonra… İçinde don yok namussuzun… Kot var sadece… Siki taş gibi… Zor çıkarırım dışarıya… Ooohhh… Kocamanmış dediğin gibi… Kolum kadar… Tam ağzıma layık… Mıımmm…” “Ağzına al o yarağı bebeğim… Yala… Em…” “Emerim tabi… Kaçırır mıyım? Diz çökerim önünde… Başı yumruk gibi olmuş. Ucunda, deliğinde hafif ıslaklık… Zevk suyu gelmiş. Dilimle yalarım önce… Taşaklarının kokusu burnumun deliklerinde… Erkek kokusu… Başım döner. Ağzıma almaya çalışırım. İnler çocuk… Zorlukla sokarım ağzıma… Emerim… Başını… Ağzımın içinde dilimle sıkıştırırım, yalarım emerken… Mımmmm…” “Ohhh… Yala karıcım… Yala adamın sikini… Dudakların kıpkırmızı rujludur.” “Evet, tam senin sevdiğin gibi… Kıpkırmızı dudaklarım… Etli etli… Adamın sikini öptükçe sikinde ruj izleri kalır kırmızı kırmızı…” “Hadi yatağa getir adamı artık…” Evet, kocamın siki kalınlaşmıştı iyice… Kalçaları inip kalkıyor. Mutlulukla ellerimi kabalarına koyup o inip kalkış hareketini, içimde gidip gelen sikini hissediyorum. “Tabi, boşalmasın hemen… Sikini bırakırım. Bedenini, o damacanayı tutmaktan gerilen kaslarını okşaya okşaya yükselirim. Kulak memesini yalarken “Hadi bebeğim” derim. “Gel içeriye. Yatakta sik beni. Kocamın yatağında sik lütfen.” Derim fısıltıyla… O da damacanayı yere bıraktığı gibi yerine beni alır, kollarının arasında yatak odasına uçurur beni…” “Ohhhh… Orospuu… Kocanın yatağında ha? Pis fahişe… Azgın köpek seni….” “Evet… Azgın bir orospuyum ben… Sen yaptın beni böyle pezevenk adam… Sikseydin güzel güzel, böyle olmazdı işte… Fahişe yaptın beni… Bedava fahişe… Sana söylemiştim, cezanı çekeceksin. Senin yanında siktiricem kendimi demiştim sana… Ohhh…” “Hem de utanmaz fahişesin sen… Utanmayacak mısın benim yanımda sikişmeye başkasıyla, ha?” “Utanmıyorum işte… Azgın, yüzsüz orospunun tekiyim ben… Sikişmekten başka bir şey düşünemiyorum. Mutlaka sevişmeliyim. Hem de senin yanında yarak yemem lazım ki, sana ceza olsun.” “Uhhh… Benim yanımda… Evet…” “Murat seni görünce şaşırır. Yatağın kenarında oturup bize bakıyorsun. Elinle önünü kapatmışsın. İnmiş sikinden utanıyorsun. Gösteremiyorsun. Ezik, büzük, bakıyorsun bize… Elinden çekerim, yatağa sürüklerim onu… O sana hayretle bakarken ben telaşla üstünde ne varsa çıkartır atarım. Ne var ki zaten? Bir tişört, fermuarı açık bir kot… Göğsü siyah, kıvırcık kıllarla kaplı… Bir çizgi halinde aşağıya iniyor, göbeğine, ordan kasıklarına… Kasıklarındaki kılları uzatmış… Kıvırcık pırıl pırıl kılların arasında siki yay gibi havaya dikilmiş. Ooohhhh… Ayaklarındaki botlara takılır pantolon, çıkmaz. Ama Murat da aldırmaz. Pantolonu ayak bileklerinde, saçlarımdan tutar, sikine bastırır yüzümü… Gırtlağıma kadar ağzıma sokar sikini… Boğulacak gibi olurum. Ona da aldırmaz. Saçımdan tutup ağzıma sokup çıkartır aleti… Yalarım, emerim o güzel sikini… Tükürüklerimden, salyalarımdan ıslanır, parlar koca yarak…” “Ohhh… İğrençsin Gül… Devam et, hadi…” “İyice ıslanınca saçımdan tutup ayağa kaldırır, döndürür, yatağa domaltır beni… Öyle azmışım ki… Amımın suları bacaklarımdan akıyor… Sonra da… Ohhh… Sikin iyice büyüdü hayatım… İçimde hissediyorum artık sikini… Ohhhh…” “Devam et pis orospu… Amına koduğumun fahişesi… Nasıl siktirdiğini anlat…” “Amıma koyuyorsun zaten… Ama önce Murat koyuyor amıma… Beni domalttığı gibi o koca yarağını amcığıma geçiriyor… Aaahhh diye bir feryat koparıyorum. Seninkinin iki katı alet… Amcığımı yarıyor adeta… Canım yanıyor… Offf…” Kocam üstümde gidip gelirken dudaklarımı öpüyor bu arada… “Canım, kıyamam sana… Söyle ona acıtmasın…” “Sen söylüyorsun, “karımın canını yakma lütfen, güzel güzel siksen olmaz mı?” diye yalvarıyorsun Murat’a… Murat bir an durup sana bakıyor… Senin inmiş sikine… “Siktir lan pezevenk” diye hakaret ediyor sana… “Erkek olsaydın da sen sikseydin istediğin gibi… ” diyor. Sen susuyorsun allak bullak… Durdu diye bu kez ben kızıyorum çocuğa, kalçalarımı oynatıyorum, “Oh, hadi Murat” diyorum. “Sen bakma o pezevenge… Sen beni sikmeye devam et… Şimdi siki kalkar onun ben sikildikçe… Benim sikilmemden zevk alır benim kocam…” diye yumuşatırım erkeğimi…” “Ohhh…. Fahişe… Orospu… Bari onun yanında söyleme pezevenk diye kaltak karı… Ne yapayım, senin sikilmenden zevk alıyorum ben… Senin zevk almandan ben zevk alıyorum, biliyorsun bunu…” “Neticede pezevenksin işte… Boynuzlu pezevengin tekisin… Karını başkalarına siktiriyorsun. Karını siktirmekten zevk alıyorsun. Oturduğun yerde eğilip bakıyorsun koca yarak amcığıma nasıl girip çıkıyor diye… Ben göremiyorum tabi, arkamdan sikiyor beni… Nasıl güzel mi görüntü?” “Oh, harika karıcım… Yara yara giriyor amına koca yarak… Öyle kalın ki, sokarken zorlanıyor biraz… Damarları şişiyor bir görsen…” Yattığım yerde başımı kaldırıp omuzlarını dişliyorum kocamın… “Ohhh… Sahi mi? Çok kalın di mi kocacım? Ohhh… Amımı yarıyor koca yarak… Hissediyorum… Hem zevk alıyorum, hem acı duyuyorum girip çıkarken…” “Evet… Evet… Çok kalın… Bilek gibi… Damarlı damarlı… Arada hepsini çıkartıyor, başını görüyorum, mosmor olmuş… Amının sularından ıslanmış, parlıyor. Sonra da bir anda amına gömüyor sikini… Oohhhh… ” “Anlat hadi… Devam et pezevenk… Nasıl giriyor amıma, anlat…” “Oh, görmen lazım… Nasıl giriyor yara yara… Klitorisin kabarmış, parmak gibi olmuş, girip çıkarken kaygan sikine sürtünüyor sikicinin… Amcığının dudakları ikiye ayrılmış nerdeyse… Çıkarken içinden sularını köpürterek çıkıyor amcığından… Oh, hızlandı şimdi… Pompalıyor seni… Taşaklarını hissediyor musun, klitorisine çarpıyor amına gömdükçe… Koç yumurtası gibi taşakları var… Kıllı kıllı… Kasıklarının kıllarını hissediyor musun peki? Uzun, kıvırcık kılları götünün deliğini okşuyor, görüyorum.” “Ohhh… Evettt… Evet kocacımmm… Hissediyorum… Zevkten delirmek üzereyim… Oohhh… Sikinin başı içimde yumruk gibi, rahim duvarlarıma vuruyor… Tokmak gibi… Ortağın tokmaklıyor beni… Aaahhh…” İkimiz de kuduruyoruz artık… O sahne gözlerimizin önünde sanki… İkimiz iki yandan köpürtüyoruz sahneyi… Sanki kocam sikmiyor beni de, gerçekten Murat sikiyor… Öyle zevk alıyorum ki… Kocamın sırtına geçiriyorum tırnaklarımı… Bacaklarım kasılmaya başlıyor. O orgazmın dalgalarını sırtımda, omuriliğimde hissediyorum, ürperiyorum. Yay gibi gerilmişim, ha geldim, ha geleceğim. Uçurumun ucundayım. Her an… Şimdi… Fakat ah… Telefon çalıyor o anda… Lanet olsun… Kocamın telefonu… İş için kullandığı… Sesini sonuna kadar açmış pezevenk… Kulak zarımı patlatacak. Tabi kocamın siki de… Lanet… Biliyorum başıma geleceği… Rüzgardan nem kapan boktan sikini biliyorum… Aldırmadan kocamın altında kalçalarımı indirip kaldırmaya, boynuna sarılıp dudaklarını, kulak memelerini öpmeye başladım. Kulağına, “Aldırma… Aldırma sen ona kocacım… Devam et… Çok güzel sikiyorsun beni… Ohhhh… Hadi… Hadiii… Pompala beni… Sik…” “Off… Ben… Ben…” Hareketleri yavaşladı iyice… İçimde gidip gelen sikin kalınlığı azaldı, ufaldı saniyeler içinde… “Benim… Buna bakmam lazım karıcım… Bir tanem… Önemli olabilir…” Ve sonunda aklıma gelen başıma geldi. Siki tamamen söndü amımın içinde… Varlığını hissetmiyorum bile… Öfke doldum bir anda… Küfürler savurmaya başladım. Her şeye… Siki kalkmayan kocama… Telefonla arayana… Telefon ziline… Bu adamla evlendiğim güne… Sikişmeye başlamadan telefonları kapatmadığım için kendime… Üstümden inmeden etajerdeki telefona uzanmaya çalışan kocamı itekledim öfkeyle… Neye uğradığını anlamadan yatağın yanına devrildi. Altından kalktım, sandalyenin üzerine gelişi güzel atıverdiğim giysilerimi aldım, banyonun yolunu tuttum. Duşun altında, soğuk su tüm vücudumu ürperterek damlalar halinde süzülürken göz yaşlarıma karışıyordu. Sonunda gözyaşlarım da ben de yatıştım. Soğuktan ve sinirden titreyen bedenimi havluyla kuruladım, giysilerimi üzerime geçirdim. Bir kloş mini etek, bir tişört… Sütyenle, külotla, teferruatla uğraşacak halim yoktu. Banyodan çıktığımda kocam hala yatağın kenarında oturuyor, arayan kişiyle konuşuyordu fısır fısır, sanki benden, kendi düştüğü durumdan daha önemli olabilirmiş gibi… Yüzüne bakmadan sert hareketlerle gidip spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim, kalkıp kapıya yöneldim. Karşısındaki duymasın diye telefonu eliyle kapatarak bana seslendi kocam, “Gül, bekle… Nereye gidiyorsun karıcım?” Omzumun üzerinden yatakta oturan kocama baktım. Çıplaktı, inmiş, pörsümüş siki bacaklarının arasında pek zavallı duruyordu. Onun için önemli olan şey ellerinin arasındaki telefon ve onun temsil ettiği şeylerdi, iş, para… Ben ve benim isteklerim, arzularım listenin en sonundaydı onun için… “Sana söylemiştim iş adamı Yalçın bey…” dedim tıslayarak, öfkeyle… “Ben sağlıklı bir kadınım. Benim de ihtiyaçlarım var. Sen bunları gideremiyorsan, çıkıp giderecek birini bulmasını bilirim.” “Neler saçmalıyorsun sen Gül? Aptallık yapma… Dur, dinle beni…” Hala elindeki telefonu bırakmamıştı yalvarırken bile… Kulağındaki telefonda konuşanın söylediklerini de kaçırmamaya çalışıyordu bir yandan… Kapıyı açtığım gibi çıktım, arkamdan çarparak suratına kapattım. Derin bir nefes aldım. Tatile geldiğimiz dağ evinin sundurmasında etrafımızı çeviren dağlardan gelen kekik, çiçek, çam kokularını ciğerlerime çektim. Sonra da merdivenlerden indim. Evin önünden geçen patika yolun köye inen yönüne sapacaktım ki vazgeçtim. İnsan görecek halim yoktu hiç… Huzur arıyordum. Dağa çıkan tarafa yöneldim. Hızlı adımlarla yürümeye başladım. Öfkeden öyle gözlerim kararmıştı ki, etrafımı çevreleyen ağaçların, dağların üstüme saldıran acı yeşilliğini, güzellikleri bile görmüyordu gözüm… Adımlarımı hızlandırdım, neredeyse koşarak yürüyordum patika yolda, nereye gittiğimi bilmeden, öylesine… O yolun sonunda beni nelerin beklediğini bilmeden…… Kocamın doyuramadığı tatmin edemediği tüm cinsel açlığımla, kocaman hayal kırıklıklarımla birlikte yürüdüm.